Dört Kuşak Zanaatı “Demircilik”

Her sanat ve zanaat zordur, meşakkatlidir, hepsi ayrı kıymetlidir. Yılların mesleği olan demircilik, bir hayli insan bedenini yıpratıcı bir zanaat. Sevilmeden dövülen demir şekil alıp nefes kesici formuna kavuşamaz.

Dört Kuşak Zanaatı “Demircilik”

Her sanat ve zanaat zordur, meşakkatlidir, hepsi ayrı kıymetlidir. Yılların mesleği olan demircilik, bir hayli insan bedenini yıpratıcı bir zanaat. Sevilmeden dövülen demir şekil alıp nefes kesici formuna kavuşamaz.

Dört Kuşak Zanaatı “Demircilik”
26 Ağustos 2021 - 12:34

Kemeraltı’nın sokaklarına karışmış, neredeyse dört kuşak ağırlamış bu demirci dükkanından geçmişin güzelliğini, sanatın alın teri döktüren halini bulabilirsiniz. Babasının mesleği demirciliği ve ondan öğrendiği Ahi Geleneğini sürdüren Demirci Ustası Ömer Akdemir ile dünden bugüne demirciliği konuştuk. İlgi ile okuyacağınızı umuyoruz.

Röportaj: Yaren Çördük

Sizi tanıyabilir miyiz, kaç yıldır bu meslekle uğraşıyorsunuz?
Benim adım Ömer Akdemir. Kendimi bildim bileli bu işteyim. Ben bu işi babamdan devir aldım. Babamda öncesinde ustasının ustasından almış. Babamın ustası Yunan işgali sırasında ustaymış burada. Bu şekilde yıllardır devam etmiş.

Bu sektörde çalışmak isteyen insanlara ne gibi öneriler de bulunursunuz?
Öncelikle işlerini sevmeleri gerekiyor. Bu iş sevilmeden olmaz. Biraz ağır bir iş olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden bu işi pek yapan yok.

Daha çok özel siparişler  mi yapıyorsunuz?
Evet. Klasik olarak ocakta dövüyoruz ve bunlar özel siparişler oluyor. Bizden alıp satan da var direkt gelip bizden alan da var. Sosyal medyada da zaten özel olarak yaptığımız çalışmaları sunduğumuz bir sayfamız var. Bizim üretimlerimizin hepsi özel, biz standarda sokarız da herkes farklı istiyor. Kimisi sapını küçük istiyor, kimi baltayı küçük istiyor, kimi sapına işleme, heykel istiyor. Bizim burada heykel tıraşımız var çok sanatkar bir insan, derici arkadaşımız var. Çok güzel, eşsiz eserler ortaya çıkıyor. Mesela geçen gün Köyceğiz’den bir müşterimiz geldi. Laf arasında heykeltıraşımızın çok yetenekli olduğunu söyledik hatta heykelinizi bile yapar dedik. Müşteri de bu espriden etkilendi ‘Yapsın o zaman’ dedi heykel yapan arkadaşımız da gerçekten adamın heykelini yaptı küreğin sapına. Heykellerimizi ahşaptan yapıyoruz biz.

Neler üretiyorsunuz?
Kamp baltaları, kamp bıçakları, şef bıçakları, av bıçaklarını biz yapıyoruz. Balta, kürek gibi malzemeleri de satışını gerçekleştiriyoruz.

Malzemeleri nerden temin ediyorsunuz?
İstanbul’dan ya da Bursa’dan. Özel malzemeler her yerde bulunmuyor. Bıçaklarda kullandığımız malzemeler Almanya’nın bazı bölgelerinden geliyor. Malzemeler çok kaliteli oluyor ve o yüzden çıkan üründe eşsiz oluyor.

Şu an çırak yetiştiriyor musunuz yanınızda?
Yanımızda şu an çırak yok. Benim oğlumda bu işi yapıyor fakat biraz daha değişiğini yapıyor.

Yeni nesil gençlerin bu mesleği seçmemesinin nedeni bu işin ağır olması mı ya da maddi gelirinin az olması mı?
İkisi de diyebiliriz. Seri imalat üretimi her zaman çok kazandırır. Özel imalatı istediğin kadar pahalı sat günde iki üç çıkarırsan ne olacak, hepsi kar olsa ne olur.

Ürünleri nasıl yapıyorsunuz?
Döverek çalışıyoruz. Yurtdışında da bu şekilde çalışma yapan fabrika var ama onlar seri üretimle ilgileniyor biz genelde özel üretim yapıyoruz. Bizde bir dönem yurtdışında satmak istedik fakat zor ve karmaşık olduğu için vazgeçtik. Prosedür işleri biraz yıprattı. Yaptığımız an ürünler hemen satıldı. Ama süreç çok yıpratıcı.  Biz İngiltere’de satış yaptık Amazon’da. İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılınca biz bu sefer Estonya üzerinden pazarlamaya çalıştık. Bu seferde Estonya vergi numarasını kabul etmedi. Ardından Estonya’dan  muhasebeci bulmamız gerektiğini söylediler. Sonrada pandemi dönemi başladı ve bizde vazgeçtik.

Pandemi döneminde çalıştınız mı, yoksa pandemi olsa da üretime devam mı ettiniz?
Evet, biz hiç kapanmadık. Üretime devam ettik. Yüzyıllık müşterilerimiz bile var babamın ustasının ustasının müşterilerinin tanıdıkları hala bize ürün yaptırmaya geliyor.

Bu dükkanda kaç senedir çalışıyorsunuz?
Yan tarafta Osmanlı döneminden babamın  ustasının dükkanı bulunuyormuş.1977’de babam yan tarafla burayı satın almış. O zamandan beri burayı kardeşimle ben işletiyor

Keşke bu işi yapmasaydım dediğiniz oldu mu?
Hiç böyle bir şey düşünmedim. Sevmeseydim yıllardır bu işi yapmazdım.

Yaptığınız iş nedeniyle burada kömür kokusu hakim. Bu koku sizin sağlığınızı etkilemiyor mu?
Aslında teorik olarak etkilemesi lazım. Fakat karşıda çalışan Ahmet Usta vardı o 90 yaşında öldü. Herhangi bir sağlık  sorunu ile karşılaşmadı. Onun haricinde KOAH hastası olan Mehmet Usta vardı o da 90’lı yaşlarda öldü. Genetik olarak bizim aile de 60’ları pek görmez ama ben böyle bir işte çalıştığım halde bir sağlık sorunu ile karşılaşmadım. Bunda sürekli hareket halinde olmamızın da etkisinin olduğu düşünüyorum. Spor gibi bir şey oldu artık bizde de.
 
 
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum