İstanbul'u anlatıyorum!
Berna Vatansever

Berna Vatansever

İstanbul'u anlatıyorum!

03 Şubat 2020 - 16:15

Bir İzmirli olarak İstanbul anılarımdan bahsetmek istiyorum.

İstanbul turum Sabiha Gökçen Havaalimanı’nda inmemle başladı. Daha önce İstanbul’a gitmeme rağmen bu kez hiç gitmemiş gibi hissettim ve benim için çok heyecanlı bir deneyim oldu.

 

Öncelikle benim gözümde İstanbul’un “Yaşanacak değil, gezip görülecek yer“ olduğunu belirtmek isterim. Çünkü İstanbul’un kalabalık telaşı ve kargaşası beni yoruyor.
Tercihimiz Şubat ayının başı olmasına rağmen bahar havası vardı çok rahat gezip dolaşabildik.

Güzel anılar biriktirdik ve her şeyi iki güne sığdırmaya çalıştık…

Havaalanından otobüs ve metro yardımıyla Kadıköy’e ulaştık. Kadıköy’de daha önce hiç tadına bakmadığım ıslak hamburger yedik ve tek kelimeyle tadına bayıldığımı söyleyebilirim!

Vapur ile Beşiktaş’a geçtik ve vapur yolculuğumuz sırasında martılar etrafımızda adeta dans ederek uçuşuyordu bir yandan da karşıdan boğaz köprüsü bize göz kırpıyordu... Beşiktaş’a vardığımızda Ortaköy’e doğru yürüme kararı aldık. Binalar tarih kokuyordu. Binaların dış cephesinde Atatürk fotoğraflarının yer alması beni çok etkiledi. Yürürken tesadüfen bugünler popüleritesi yüksek olan “Midyeci Ahmet“e rastladık. Tabii tadına baktık ancak İzmir’deki midyelerin çok daha güzel ve lezzetli olduğunu söyleyebilirim.

Ortaköy’e vardığımızda meşhur kumpirciler sokağını gözlemledik ve sahil havası eşliğinde yürüyüş yaptık. Manzarayı ve insanların çeşitli telaşlarını izlemek oldukça keyifliydi.

Daha sonra Taksim’e vardık. İstiklal Caddesi’nde dolaştık tam da ordayken İstanbul’da daha çok vaktimizin olmasını diledim… Tarihi bir gezi değildi, özgürce içimizden geldiği gibi gezebildiğimiz bir gezi oldu bizim için. Hızlandırılmış bir tur yapmayacağınızı düşünürsek sadece Taksim’e bir günün yetmeyeceğini söyleyebilirim.

Tüm bu faaliyetler için Cumartesi gününü tercih ettik ancak akşam olunca ne yapacağımızı şaşırdık. Bebek, Ortaköy, Taksim arasında mekik dokuduk derken Kuruçeşme’de karar kıldık. Kuruçeşme’de de oldukça güzel vakit geçirmemizin ardından konaklama için Taksim’e geri döndük. Tarihi binaların olduğu bir sokakta sabah kahvesi yudumlamak bana çok büyük bir mutluluk verdi.

Dönüşe yaklaşıyorduk bu yüzden içimi hüzün kapladı. Zaten güzel şeylerin sonuna geldiğimizde ben hep üzülürüm… Son durağımız Acıbadem oldu. Güzel bir kahvaltının ardından dönüşümüz başladı.

İzmir gibi büyük bir şehirde doğup büyümeme rağmen İstanbul zihnimde hep zorlu bir yaşam yeri olarak betimleniyor. İstanbul’da geçirecek bir kaç gününüz varsa eğer plansız ve içinizden geldiği gibi davranmanızı öneririm. Daha önceki ziyaretlerim hep planlıydı ve ben hiç bu kadar keyif almamıştım. Değişik tema ve tablolarla karşılaşma fırsatı buldum. Tabii bir de yanınızda sevdiğiniz kişi varsa her yer büyülü oluyor. Bol bol huzur depoladım ve İzmir’de kaldığım yerden devam ediyorum!

YORUMLAR

  • 0 Yorum