Berna VATANSEVER / ÖZEL HABER - “Kültür şoku yurtdışında ve ülkemizin başka şehirlerine okumak için giden öğrenciler de yaygın ve popüler bir olgudur” diyen Psk. Şahmerdan şöyle sürdürdü: “Gelişmesi uzun zaman alırken beklenmek bir şekilde ortaya çıkar ve hayatlarımıza yıkıcı bir etkisi olur. Kültür şoku sadece yeni yemeklere, yeni ortamlara ve yeni insanlara adepte olmakta zorluk çekmek değildir, daha fazlasıdır. Farklı aşamaları ve bu aşamalaların zorluk dereceleri vardır. Çok fazla seyahat eden ve senelerce yurtdışında yaşamış bireyler de bile zaman zaman kültür şoku etkisini farklı şekiller de göstermektedir.”
Yeni bir kültüre adım attığımız ilk anda tavan seviye heyecan yaşadığımızı vurgulayan Psk. Şahmerdan, “Her şey gözüme daha canlı daha parlak gelir. Yeni mimariler, yeni yemekler birden size hayata karşı farklı yönden baktığınızı hissettirir. Daha sonra anne yemeklerini özlemeye başlıyoruz. Etrafımız da ki insanların tutumlarını beğenmeyip onları eski ortamımız da ki insanlarla kıyaslıyoruz. Hayatın çok hızlı aktığını hissedip endişeli ve huzursuz hissediyoruz. Esasen bu noktada hedeflerimizi unutmamız gerekir. Yeni bir dünyaya yada yeni bir şehre aşık olmak zorunda değiliz. Olumsuzluk ve önyargılarmız olmadan da hayatımıza devam edebiliriz” diye konuştu.
Peki kültür şoku ile nasıl baş edebiliriz?
Gitmeden önce yeni ortamınızla ilgili olabildiğince çok şey öğrenmeniz gerektiğini vurgulayan Psk. Şahmerdan, “Açık fikirli ve yeni deneyimlere açık olun. Sorular sorun. Farklı bir dil konuşulan yere gidiyor iseniz, o dilde gündelik bir iki cümle öğrenin. Arkadaşlıklar kurun. Yeni evinize en sevdiğiniz yerlerin ve insanların fotoğraflarını götürün, küçük dokunuşlar ile evde hissetmek mümkündür. Her ne olursa olsun geri de bıraktığınız insanlarla iletişimi kesmeyin” dedi.