Sevdalım Hayat

Gazeteci Yazar Prof. Dr. Erkan Sevinç, "Dinlediğin Müziği Söyle" yazı dizisinde bu kez Zülfü Livaneli'ye yer verdi.

Sevdalım Hayat

Gazeteci Yazar Prof. Dr. Erkan Sevinç, "Dinlediğin Müziği Söyle" yazı dizisinde bu kez Zülfü Livaneli'ye yer verdi.

Sevdalım Hayat
05 Ağustos 2019 - 09:58

"Sevdalım Hayat, Zülfü Livaneli’nin zengin ömrünün kısa özeti. Kendi deyişiyle “sürekli sanat üstüne düşünen, yaratı sancıları çeken ama dönemin ve ülkenin koşulları gereği zaman zaman politikadan kaçamayan birinin anıları. İlk kez 2007’de yayımlanmış olan kitap onun hayatı bir yerde.. Zülfü Livaneli, Kerki ve Solfej ile birlikte “Livaneli ile Sevdalım Hayat Şarkılar ve Öyküleri” adını verdikleri konserleri için bu kez Çeşme’deydi. Livaneli, bugüne dek yaptığı film müzikleri ile şarkılarının hikayelerini ve anılarını bu kez Livaneli Filarmoni Orkestrası eşliğinde anlattı. Orkestrayı ülkemizin en önemli orkestra şeflerinden Rengim Gökmen'in yönettiği konserde, opera sanatçıları Teyfik Rodos ve Zeynep Halvaşi solist olarak yer aldılar.
 
Demokrasinin Kaf dağının ardında olduğu yıllar… 1980 darbesi
sonrası… Zülfü Livaneli yurda dönüyor, büyük şehirlerde görkemli konserlerle…
Mebajans olarak İzmir ayağının organizesini üstleniyoruz. O organizasyonda
çektiğimiz çileleri yazsam roman olur. Sadece konser gecesinden
söz edeyim biraz. Atatürk Spor Salonu'nda 11 bin seyirci var.
Kapılar falan kırılmış izdihamdan. Güvenlik güçleri kapıların ya da
seyircilerin can güvenliğinin değil, orkestrada sahneye çıkan bir
müzisyenin hesabı peşindeler. Neymiş, onun için emniyetten izin
alınmamış. O günlerde böyle organizasyonlarda sahneye çıkacak
tüm kişilerin nüfusları gibi birtakım belgeler veriliyor. Ne de olsa
sanatçılar potansiyel suçlu. Orkestra bir eksikle sahnede yerini aldı
ve Zülfü başladı şarkılarına "Karlı Kayın Ormanı" ile… "Leylim
Ley" ve "Ey Özgürlük" türkülerinde salondaki coşkuyu, salonun
nasıl inlediğini hâlâ hatırlarım. Zülfü'nün İzmir konseri diğer şehirlerden
daha görkemli geçmişti. Ne de olsa İzmir demokrasi ışığının
yakıldığı kentti ve o kentin insanlarının özlemiydi Zülfü…
 
Zülfü Livaneli 1946 Ilgın doğumlu. Çocuk yaşlarda başlamış
bağlama tutkusu. Uzun yıllar İsveç'te yaşamış. 1974-1975 yıllarında
orada almış müzik eğitimini. Ve bağlamayla ilk politik yapıtlarını
oradan ulaştırmış ülkemize. Hatta ilk korsan kasetlerinin kapaklarında
kendisiyle ilgili olmayan kişiler kullanılmış. Daha sonra Batı
çalgılarıyla geleneksel çalgıları bir arada kullanarak düzenlemelere
yönelmiş. 300'ü aşkın bestenin yanısıra film müzikleri de yaptı,
Cannes Film Festivali birincisi "Yol"un müzikleri gibi…
 
1999 yılında San Remo’da En İyi Besteci ödülüne layık görüldü. Müzik eserleri Londra, Moskova, Berlin, Atina, İzmir Senfoni orkestraları tarafından icra edildi ve Zubin Mehta, Simeon Kogan gibi şeflerce yönetildi. Türkiye dışında Çin Halk Cumhuriyeti, İspanya, Kore ve Almanya’da da çok satanlar arasına giren romanlarıyla, Balkan Edebiyat Ödülü’ne,  ABD’de Barnes and Noble Büyük Yazar Ödülü’ne, İtalya ve Fransa’da Yılın Kitabı Ödülü’ne, Türkiye’de ise Yunus Nadi Ödülü’ne ve Orhan Kemal Roman Ödülü’ne layık görüldü. Livaneli, dünya kültür ve barışına yaptığı katkılardan ötürü 1996 yılında Paris’te UNESCO tarafından Büyükelçilikle onurlandırıldı ve Genel Direktör danışmanlığına atandı.
 
Bugüne kadar uzun metrajlı filmler de yönetti.Sis, Valencia Film Festivali'nde, Yer
Demir Gök Bakır San Sebastian Film Festivali'nde büyük ödül aldı.
Zülfü'nün filmleri sadece ülkemizde değil ABD, Fransa, Almanya,
İsviçre, ve Japonya'da da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya,
Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine
satıldı. 1986'da Cengiz Aytmatov'un daveti üzerine Federico Major,
Yaşar Kemal, Arthur Miller ve diğer ünlü sanatçı ve düşünürlerin
katıldığı Kırgizistan ve daha sonra Wengen, Granada ve Mexico
City'de toplanan Issık  Göl Forumu'nun kurucularından Zülfü, Elia
Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikhail Gorbaçov
gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve
dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda
bulundu.Bir dönem CHP den milletvekilliği de yaptı Livaneli. Türk-Yunan dostluğunu
pekiştirmek için çok emek harcadı .Önce Maria Faranduri, daha
sonra Mikis Theodorakis'le çeşitli ülkelerde konserler verdi,
plaklar doldurdu. "Güneşle Geliyoruz" konserinde yarım milyon
insana seslendi. Sinema yönetmeni, yazar ve de müzisyen…
 
Keşke, birkaç hayatım olsaydı da, her birini bu konulardan birine adasaydım. Ne yazık ki yok. Tam bu yüzden içimden geleni yapıyorum ya, kimsenin ne diyeceğine aldırmayarak. Ruhsal durumuma göre, oradan oraya savrulmaktan zevk aldığım bile söylenebilir. “Bırak” diyorum kendime, “Hayat bütün fırtınalarıyla seni savursun. Dolu dolu yaşa. Nasıl olsa binlerce yıl hiç bir şey yapmadan yatacaksın”... Bir türkü bu durumu çok güzel anlatır: “Dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti”... Pencereden mümkün olduğunca çok şey görerek geçmek istiyorum.”diyor Livaneli.
 
Yazar Zafer Köse’nin, bir yılı aşkın sürede Zülfü Livaneli’yle yaptığı görüşmelerin sonunda hazırladığı “Livaneli’nin Penceresi” adlı nehir söyleşi kitabı, Doğan Kitap etiketiyle okura sunulmuş durumda.Livaneli’ye ve onun düşünce dünyasına ışık tutan; sanattan tarihe, toplumbilimden siyasete uzanan eserde Livaneli’nin Türkiye ve Türkiye kültürü, tarihi üzerinde değerlendirmelerine yer veriliyor. Kitap ayrıca okurlara, romanlarının, bestelerinin, filmlerinin ardındaki Zülfü Livaneli’yi anlatıyor.
 
Bakın beni kamuoyu önünde tanıyanlar, genellikle asık suratlı, çok ciddi, hatta bazen yaklaşılması imkansız ve donuk, uzak bir insan gibi görürler. Aslında ben de çok normal ve çok sıradan bir insanım, değil mi? Ben, gülmeyi ve güldürmeyi çok severim. Taklit yapmayı, fıkra anlatmayı çok severim. Neden böyle bir algı var insanlarda bunu yıllardır da ben de çözemedim”diyen Zülfü üç kuşağa taşımış durumda türkülerini. Baba Livaneli, müziğiyle ülkeye demokrasi getirmenin mücadelesini yapmıştı. Oğul, demokrasiyi oturtma mücadelesi ile sarıldı Zülfü'ye. Torun,
onun müziği dillerdeyken daha doğmamıştı bile. Ama bugün Zülfü
dinliyor, çağdaşlamak için,bağımsızlık için, dünyayı değiştirmek için.
 
Ve onun için ne dediler..
 
 “Mutluluğun müziğini yakaladı. Geleceğin kapılarını zorlayanlar arasında ilk safta.”
Abidin Dino

“U2 onunla sahneye çıkarak onurlandı.”
Bono

“Mutluluk verici bir müziği var.”
Zubin Mehta

“Çağın ustası”
Yaşar Kemal

“Bizi dünyaya tanıttı.”
Doğan Hızlan

“Direnç ve umutlarımızı biledi.”
Onat Kutlar"





 

YORUMLAR

  • 0 Yorum