Sosyal ilişkileri iyi olan daha az yaşlanıyor

Yaşlıların soru soran gençleri çok sevdiğini ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşlıları en çok mutlu eden şey gençlerin gelip onlara fikir sorması. İyilik yapan biri ileriki yaşlarda yalnız kalmaz, bencil kimseler yalnız kalıyor. Sosyal ilişkileri iyi olan insanlar daha az yaşlanıyor” dedi

Sosyal ilişkileri iyi olan daha az yaşlanıyor

Yaşlıların soru soran gençleri çok sevdiğini ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşlıları en çok mutlu eden şey gençlerin gelip onlara fikir sorması. İyilik yapan biri ileriki yaşlarda yalnız kalmaz, bencil kimseler yalnız kalıyor. Sosyal ilişkileri iyi olan insanlar daha az yaşlanıyor” dedi

Sosyal ilişkileri iyi olan daha az yaşlanıyor
06 Kasım 2023 - 13:13

Popüler kültürde ‘ölmeyecek gibi’ yaşama algısı olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, böyle insanların ölüm ve yaşlılıkla yüzleştiğinde depresif olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Tarhan, genlerin, sağlıklı yaşam stiliyle 120 yaşa kadar yaşamaya izin verdiğini kaydederek, “Bir insanın genlerinde boyu 1.80 cm yazıyorsa, kendine bakarsa 1.80’e kadar uzar, bakmazsa 1.60’larda 1.70’lerde kalabilir. Yaş da aynı. Bu nedenle yaşlanma doğma ile birlikte oluşan biyolojik kaderimiz. Modernizm bunu yok sayarak mutlu olmayı öğretiyor bize.” dedi.
 
İnsanların hastalık ve yaşlılığı gördükçe bedenine narsistik yatırım yaptığını anlatan Prof. Dr. Tarhan, şunları kaydetti; “Vücudunu, bedenini, yaşını, canını, hayatını çok sevip, sevgi yatırımını ona yapmak. Sevgi yatırımını neye yaparsa insan, ona narsistik yatırım yapmış demektir. Narsistik yatırım bedene yapıldıysa ufacık yeri ağrısa paniğe kapılır. Ufacık bir sağlık sorununda hastaneye gider, ambulans görse fenalaşır. Anlam tanımlamasıdır bu insanın. Paraya yaptıysa parayla ilgili ufak bir kriz, para kaybı olduğu zaman hemen depresyona bunalıma girer. Makama yaptıysa makamdan düştüğü zaman hemen çöker. Bir CEO emekli olduktan sonra 6 ay içinde kanser oluyorlar mesela. İlgiye göre narsistik yatırımını yapan kişi estetikten vazgeçemez. Halbuki sadece kendine bir şey katmak değil, insanlığa bir şey katmak, hayata bir şey katmak, vatana bir şey katmak, yaratılışa uygun yaşamak önemli.”
 
“Her yaşın artısı, eksisi, güzelliği var”
İnsanın en büyük kabusunun yalnızlık, anlamsızlık ve belirsizlik olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “En büyük korku anlamsızlık. Hayata anlam katınca belirsizlik ve yalnızlık gidiyor. Anlam kritik kavram. İşine anlam kattığında zihinde mantıksal çerçeveye oturuyor. Yaşlıların gençlere benzemeye çalışması en büyük anlam kaybı. Her yaşın artısı, eksisi, güzelliği var. Her yaşın güzelliğini bilirse yaşar insan. Çocuklukta ergenlikte orta yaşta öyle. İleri yaşlarda bazı yetilerimizi kaybediyoruz ama yeni yetiler kazanıyoruz. Bilgeleşmek, fikir sorulan, yol gösteren yardım eden kişi olmak, eserler üretmek, hayırlı evlat büyütmek, faydalı bir ilimle uğraşmak, öldükten sonra da süren güzel şeyler bırakmış olmak, bunlar hayata anlam katıyor. Bu durumda insan ‘yaşlandım ama kaliteli yaşlandım, topluma, hayata anlam kattım” diyor. Ölümden sonrasına yatırımı olmayan yaşlılık bunalımına daha çok giriyor. Konfor alanı dışına çıkamıyor, yeni şeyler öğrenmiyor, şaşırmıyor, birçok şeyi bildiğini düşünüyor, ‘her şeyi biliyorum’ diyor, egosu yüksek, merak etmiyor, sorgulamıyor, araştırmıyor, sadece geçmiş anılarda yaşıyor, sürekli eskileri tekrarlıyorsa buna yaşlılık deniyor” diye konuştu.
 
Prof. Dr. Tarhan, kronolojik yaşlılık, biyolojik yaşlılık ve psikolojik yaşlılık olmak üzere üç tür yaşlılık olduğunu kaydederek, “Kişi yeni şeyler öğreniyor, konfor alanının dışına çıkıyor, canlı ve enerjikse zaten kendini eskitmiyor. Bu kişilerin beyinleri mutluluk hormonu salgıladığı için gen taşısalar bile Alzheimer olmuyorlar. Emin olun böyle yaşayanlar genç kalıyor. Vücudumuz bir devletse beynimiz hükümet. Beynini iyi yönetiyorsa bir insan bütün vücudunu sağlığını iyi yönetir demektir” dedi.
 
Gününü kahvede geçiren daha çabuk yaşlanır
Bilgi birikimini yaşına uygun kullanmanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, şunları dile getirdi;
“Yaşlıları en çok mutlu eden gençlerin onlara fikir sorması. Gençler ben biliyorum diye sormaz. Soru soran gençleri, çocukları yaşlılar çok sever. Bildiklerini aktarır. Yaşlılık köşesine çekilmesi, huzurevine gitmesi değil. Toplumda yaşlılar dezavantajlı kişiler olarak görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü, 65 ve 74 yaş arasına genç yaşlılık, 75 ve 84 arasına orta yaşlılık, 85 ve üzerine ileri yaşlılık diyor. Tüm nüfusta yaş ortalaması çok yükseldiği için onu da kademelendirme ihtiyacı hissediyor. Kişi hayatının sonuna kadar çalışabileceği bir şey bulmalı. Sabah kalkınca bir amacının olması, yani günü kahvede geçirin bir kişi daha çabuk yaşlanır. Kültür olarak huzurevine gitmeyi ‘terk edilme’ olarak algılıyoruz. Mutlu bir yaşlıyı, toplumda iyi izler bırakmış birini kimse yalnız bırakmak istemiyor. Huzurevine kendi isteğiyle gitse bile ziyaretçisi çok oluyor” diye konuştu.  

Prof. Dr. Tarhan, son nefesine kadar üretmeyi hedeflemek gerektiğini ifade ederek, “Bu üretim fiziki üretim olmayabilir, zihinsel üretim, çocuklara rehberlik yapması olur. Sosyal ilişkileri iyi olan insanlar daha az yaşlanıyor. Avrupa’da yaşlı yalnızlığının çok olması nedeniyle bu konuda bütçe ayrıldı, yatırım yapıldı. İnsanlara çıkarsız, karşılıksız yardım yapanlar farkında olmadan sevilir. İyilik yapan kimsenin hayatının ileriki yaşlarında yalnız kalması mümkün değil, bencil kimseler yalnız kalıyor” dedi.
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum