DEVA Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ali Babacan, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere ilişkin şu mesajları verdi: “Çok ciddi değişim talebi var. 26 adayımızın 22’si seçilebilir. Her türlü senaryo için tedbir almış durumdayız. Dünyada IMF’den büyük kaynaklar var. Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın seçimi kazanma ihtimali yükseldikçe finansal piyasalar olumlu tepki veriyor. Pazartesi sabahı ticaret hayatı, sanayi hayatı, esnafımız, KOBİ’lerimiz derin bir nefes alacak.”

Çok ciddi değişim talebi olduğunu söyleyen Ali Babacan, ‘’Ben bu havayı en son Kasım 2002 seçimlerinde görmüştüm. O seçimde büyük değişim gerçekleşmişti. Bu seçimde de bütün illerde aynı havayı, iklimi görüyorum. Türkiye’nin neresine gidersem gideyim alnım ak, başım dik. 11 yıl Hazine’nin başında oldum. Çok şükür, boğazımdan 1 kuruş haram lokma geçmedi. Bunu AK Parti’ye gönül vermiş insanlar da çok iyi biliyor” dedi.

“Seçim güvenliği Bizde tedbir almış olmanın rahatlığı var’’ diyen Babacan, ‘’Karşımıza çıkacak her türlü senaryo için tedbir almış durumdayız. 600 bin kişilik insan kaynağıyla 190 bin sandığa sahip çıkacak bir networkü oluşturmuş durumdayız. 973 ilçenin 972’sinde Millet İttifakı olarak sandık görevlimiz var. 1 tanesinde de müşahitlerimiz var. CHP listesinden seçime giren bizim milletvekili adaylarımız DEVA Partili olarak listeye giriyorlar. Seçildikleri gün de DEVA Partisi milletvekili oluyorlar. 26 adayımız var. Tahminimiz 15 ile 22 arasında görülüyor. En az 15'i seçilecek gibi görünüyor ama 22’ye kadar çıkabilir. Hepsi çok gayretli. Bant daraltması sadece gerçeklerin öğrenilmesini geciktirir. Her bir sandıkta sandık görevlilerimiz ve müşahitlerimiz var. Türkiye genelinde sadece Millet İttifakı olarak sandık başına ortalama 3 kişi düşüyor” diye konuştu.

Babacan şunları söyledi; “Ekonomide enflasyonla mücadele birinci öncelik olmak zorunda. Buna odaklandığımız anda hemen güven oluşacak, Türkiye’nin risk primi hemen düşecek. Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın seçimi kazanma ihtimali yükseldikçe finansal piyasalar olumlu tepki veriyor. Bundan doğal bir şey yok. Partimizi kurduğumuzda, üç sene önce söylemiştim. ‘Bizim iktidarımızın ayak sesleri yaklaştıkça, ekonomik göstergeler düzelmeye başlayacak’ demiştim. IMF’in borcunun son taksitini ben ödedim. Tarih 14 Mayıs 2013.  Bugün ‘IMF ihtiyaç olur mu?’ diye soruluyorsa, bu soruyu sorduranların utanması lazım. Ekonomi iyi yönetilse bu soru sorulur mu? IMF ülkelere bir akıl verir, bir de para verir. Kimse kusura bakmasın, Türkiye’nin insan kaynağı kapasitesi IMF’dekilerden çok daha kıymetli, çok daha zengin. Washington’da oturdukları yerden Türkiye ekonomisini ne kadar anlarlar? Mesela akılsa, bizde aklın çok daha fazlası var. Gelelim paraya… Dünyada IMF’nin kaynaklarından çok daha büyük kaynaklar var. Güveni oluşturduğumuzda, doğru işler yaptığımızda, düzgün bir ekonomi politikası ortaya koyduğumuzda, sapasağlam bir kadroyu göreve getirdiğimizde oluşacak güven dünyadaki kaynakları Türkiye'ye doğru akıtacaktır. Merkez Bankası’nı bağımsız hale getireceğiz. Para Politikası Kurulu’nun tamamını düzgün insanlardan oluşturmamız gerekiyor. Bankaya ‘Sen bağımsızsın, bizden talimat bekleme. Birinci önceliğin; enflasyonla mücadeledir’ diyeceğiz. Türkiye çok hızlı bir şekilde yeniden istikrarlı, güçlü, dünyada da itibarı yüksek bir ülke olur. Pazartesi sabahı ticaret hayatı, sanayi hayatı, esnafımız, KOBİ’lerimiz derin bir nefes alacak.”